Edebiyat dünyasının en karizmatik karakteri Prens Andrey
Bolkonsky’dir ve o da Savaş ve Barış’tan çıkmıştır. Aslında Lisa, baba
Bolkonsky, Süvari Yüzbaşı Vaska Denisov da son derece iddialı karakterler ama
Andrey bu işin nirvanası. Efendim kitap Napolyon’un Avrupa’yı önüne katıp
doğuya doğru ilerlediği dönemde Rusya’da geçiyor. Kitabın başında Napolyon
henüz Avusturya ile uğraştığı için Rusya’ya gelene kadar kah savaş dönemi kah
barış dönemi yaşanıyor. Barış zamanı için aynı şeyi söyleyemeyecek olsam da savaş
kısımları su gibi akıp geçiyor. O seksen sayfayı nasıl okuduğunuzu
anlamıyorsunuz bile. Neden? Andrey var çünkü. Arada ufak çaplı yiğitlikler
yaparak olaya heyecan katıyor. Kalan zamanlarında da hayatın anlamını falan
sorguluyor. Filozof yönü de var yani. Bu filozofluğa da savaşta başlıyor. Er
meydanında düşmana doğru hücum ederken vücuduna isabet eden bir kurşunla sırtı
yere geliyor ve o hayatını değiştiren gökyüzünü görüyor. Bu gökyüzünün tanımı,
Andrey’in hisleri, düşünceleri olağanüstü güzel yazılmış. Bu olaydan sonra
Andrey adeta yeniden doğuyor ve ilerleyen zamanlarda derviş-i dervişan-ı
Moskova ünvanını kazanıp “bu dünya kimseye kalmaz” düsturuyla hareket etmeye
başlıyor.
Andrey’in haricinde daha neler neler var ama içerik hakkında
spoiler vermemek adına daha fazla yazmıyorum. Başrol Pierre’den bahsetmedim
mesela düşünün. Şimdi isimler konusu, evet karışık. Yani karışık değil de ilk
sayfalardaki birkaç net olmayan ifade işi karıştırıyor. Nataşa ile Sonya kardeş
değiller. Kardeş gibiler, aynı evde büyümüşler ama kardeş değiller. Boris’in bu
aileyle herhangi bir yakın akrabalığı yok. Boris Sonya’yı seviyor, Nataşa’yı
değil. Ha bir de bizim Prens Andrey’in babası da prens. Adam Rus çarının oğlu
değil yani. Bunlarda prenslik babadan oğula.
Kitabın, BBC tarafından çekilmiş 6 bölümlük güzel bir dizisi
de mevcut “War and Peace” adında. Kitabın ortalarında falan açar ilk bölümü
izlersiniz. Sakın kitaptan ileri geçmeyin zira dizi çok yüzeysel geçiyor. Topçu
Yüzbaşı Tuşkin’i hiç göstermemişler mesela. Kitabı okumayan birisi için çok
anlamsız kalıyor dizi. O yüzden kitabın gerisinden getirerek izlerseniz daha
iyi. Sayfa sayısından da korkmayın, ilk 70-80 sayfadan sonra kitap kendini çok
güzel okutuyor.Eren